Öncelikle okumadıysanız Ghost In The Shell animesi ile ilgili yazıyı okumadıysanız kendisi bu linkte.
Filmin konusu bir kenara görselliği ile ilgili bir kaç şey söyleyeyim önce. Scarlett Johansson tam bir göz ziyafeti azizim. Şaka bir yana filmde kullanılan efektler gayet güzel. Şehir içinde dolandıklar sahnelerde yeter kardeş her yerden bir hologram fışkırıyo dediğim yerler oldu ancak eğreti duran bir animasyon gözüme çarpmadı.
■ Konusu Farklı Mı? (Spoilersız)
İlk anime filminin konusu ile ikinci filminin konusunu karıştırıp biraz da kendi fikirlerini katarak güzel bir film ortaya çıkarmışlar. Animeyi izlemeyenler için özetleyeyim.
Olaylar insan vücudunun mekanik olarak güçlendirilebildiği, teknolojinin çok yüksek olduğu bir gelecekte geçiyor. Kötü bir kazadan kurtulan Binbaşının (Scarlett Johansson) beyni sentetik bir bedene aktarılıyor. Yani Binbaşının beynini robot bir bedene aktarıyorlar ve onu mükemmelleştirilmiş bir askere dönüştürüyorlar. Böylece devletin elinde en azılı suçluları yakalamak için bir güç olmuş oluyor. Ancak binbaşının kendi geçmişiyle ilgili soruları var. Binbaşı bir yandan insanların beynini hackleyebilen bir hacker'ın peşinde koşarken bir yandan da kendi geçmişini bulmaya çalışıyor.
■ Karakterler Olmuş Mu?
Binbaşı'nın ve Batou'nun görev manyaklığı gayet güzel olarak yansıtılmış bence. Hele batou animedeki haline en yakın karakter sanırım. Ancak animede en baştan beri bir cyborg olan Batou filmde sonradan göz geliştirmesine sahip oluyor.
Karakterlerden en çok garip gelen Aramaki oldu. Herkes ingilizce konuşurken filmde sadece o japonca konuşuyor. Kimse de kardeş sen ne diyon demedi. Ama onda da bir polis şefi havası vardı.
Filmde gereksiz olmuş sanki diyeceğim tek karakter binbaşı'nın annesi sanırım. Ama o da filme biraz duygu katalım mantığıyla koyulmuş. Göz yumabilirim.
■ Detay Ver (Spoilerlı)
Konuyla ilgili detayları verirken animeye göre farklarını, sevdiğim/sevmediğim yönlerini de söyleyeceğim. Animeyi izlemediyseniz spoiler olabilir çünkü konu biraz farklı.
Film animedeki en efsane sahnelerden biriyle başlıyor. Binbaşı binanın tepesinde bir olayı gözlemliyor ve binadan atlayarak olaya dahil oluyor. Bu sahne fragmanda da, animede de faveori sahnemdi diyebilirim. Filmde de gayet güzeldi. Ancak binbaşının dahil olduğu olay farklıydı. Burada bir robotik şirketinin sahibinin peşinde olan geyşa botlar varken animedeki olay daha siyasiydi. Hatta GITS filminin ilkinde geyşabotlar da yoktu. Bunlar ikinci filmden alınan fikirler.
İkinci fark olarak ana hikayenin büyük kısmını gösterebiliriz. Çünkü animede zaten polis olan ve kendi isteğiyle ya da görev icabı cyborg olan binbaşı burada kendi rızası dışında geçmişi silinerek cyborg yapılmıştı. Bence filmdeki senaryo bir tık daha ilgi çekici. Sadece "insan olarak var olma" temasından sıyrılıp bir insanın geçmişinin çalınması sonucunda olan olaylara bağlanması benim daha çok ilgimi çekti.
Animede Puppet Master olarak gördüğümüz kötü karakterin adı filmde Kuze. Ve Puppet Master section 6'in yarattığı ve sonradan duygu kazanan bir yazılımken, Kuze binbaşı ile beraber kaçırılan ve başarısız bir deney olan talihsiz gençlerden biri. Bu farkda da animeyi ilgi çekici buluyorum. Bir yazılımın duygu kazanması değişik bir bakış açısı. Ancak filmin konusuna uygunluğu bakımından Kuzae'nin hikayesi daha mantıklı.
0 yorum:
Yorum Gönder