The Umbrella Academy İlk Sezon İncelemesi


Umbrella Academy,  Dark Horse Comics'in aynı addaki çizgi romanından Netflix tarafından uyarlanmış bir dizi. Konu yine süper kahramanlar olsa da Marvel ve DC evrenlerinden biraz uzaklaşmış olmak benim hoşuma gitti doğrusu.

Dizi 15 Şubat 2019 tarihinde yayına girmiş ve an itibari ile IMDB 8.3, RottenTomatoes %76 puanda. Benim fikrim ise 8.

Not1: Spoiler uyarısı gelene kadar spoiler yok.
Not2: Çizgi romanı okumadım.

Konusu Ne?

20. Yüzyılın başlarında nedeni bilinmeyen şekilde 43 bebek soğuyor. Öyle ki daha sabah hamile olmayan bir kadın saniyeler içerisinde hamile kalıp doğuma başlıyor. Bu 43 çocuktan 7 tane Reginald Hargreeves adlı bir iş adamı/girişimci evlat ediniyor. Hargreeves bu 7 çocuğun özel güçleri olduğunu fark ediyor ve onları suçla savaşan bir takım olarak yetiştiriyor. Çocuklar büyüdükçe çeşitli sebeplerden takımdan birer birer kopmaya başlıyorlar ve sonunda Umbrella Academy dağılıyor. 

Yıllar sonra Hargreeves'in ölümü takımı bir araya getiriyor ve ilginç olayların fitili ateşlenmiş oluyor.  Buradan sonra söyleyeceğim hemen hemen her şey spoiler olarak adlandırılabilir. Bu konuda hassas olan arkadaşlar daha sonra okusun :)

Dizi ve Karakterler Nasıldı?

Diziyi 10 bölüm olacak şekilde tasarlamışlar. Ama konu kesinlikle 10 bölümlük değil. 6-8 bölüm yeterliymiş bu konu için. Çünkü dizinin başlarında o kadar gereksiz uzamış sahne var ki anlatamam. Bazı noktalarda yeter artık sadede gelin diye bağırasım geldi. Örneğin 5 numaranın cansız manken fetişi gereksizce uzadı durdu. Tamam 5'in post apokaliptik dünyada yanında sadece o cansız manken vardı ve 5 yalnızlıktan biraz kafayı  yemiş durumda. Ama bunu bana bir defa göstermen yeterli sevgili Netflix. Onu da flashback ile yaptın zaten. Ben 5'in cansız mankeni bulduğu ve yıllarca yanında taşıdığı bir flashback izledim. Günümüzde geçen olaylarda cansız manken daha fazla üstelenmesin artık. Arka planda gözüksün yeter.

Diego'nun (2 numara) manitacılığı hoşuma gitmeyen ikinci olaydı. Karaktere bir geçmiş verelim demişler sanırım ama çok da derinliği yoktu bu geçmişin. Diego'nun duygusal anlamda bir şeyler yaşamasını ve Komisyon'a bilenmesini sağladı. Ama ana hikayeye katkısı yok denecek kadar azdı. Hazel ve chacha'yı öldürmek istemey,p ve sonra sevgilisinin erdemli bir insan olduğunu hatırlayıp öldürmemesine karakter gelişimi diyebiliriz belki. Ama sevgilisi olmasa bile vanya ile olan kıyamet savaşı aynen bu şekilde gerçekleşebilirdi.

Klaus'u çok sevdim. Ben zaten hep loser severim. Kimsenin sallamadığı karakter hep en sonunda çok güçlü çıkar. Bu Vanya'da da böyle oldu Klaus'da da. Ama dizinin başlarındaki sıkıcı "tamam anladık artık geç" sahnelerinden Klaus'da nasibini aldı. Sezonun ilk yarısında karakteri sürekli uyuşturucu peşinde gördük. Tamam bu adam uyuşturucu bağımlısı ve ayık gezmiyor. Sorunları var anladık sevgili Netflix uzatma lütfen.

Beş Numara dizide gerçek adı geçmeyen tek karakter sanırım. Mesela ölü kardeş Ben'e kimse 6 demiyor. veya Allison'a kimse 3 demiyor ama 5'e herkes 5 diyor. Asla Adını Söylemiyor. Çizgi romanda da adı bilinmiyor. İlginç bir karakter. Serideki ikinci favorim diyebilirim. Post apokaliptik dünyada ve komisyonda yaşadıklarını küçük flashbacklerle görmeye devam edeceğiz gibi geliyor bana.

Allison, Luther'dan sonra en nefret ettiğim ikinci karakter sanırım. Sürekli Vanya ben senin iyiliğini istiyorum demesi Vanya'yı olduğu gibi beni de çıldırttı. Her şeyi tek başına yapmaya çalışan bencil birisi gibi geldi bana. İnsanların düşüncelerini kontrol ederek ünlü olmuş, birilerini kendine aşık etmiş kötü bir karakter gibi. Ama aynı zamanda da boş, işlevsiz. Asla ısınamadım.

Himmet Abey
Luther dizideki en nefret ettiğim ana karakter. Tam bir daddy issues vakası. Sürekli babam şöyleydi babam böyleydi. Siz ailemizi bıraktınız. Ben yalnız kaldım falan triplerinde. Bir de ben bir numarayım ben ne dersem o olur deyip asla mantıklı kararlar veremeyişi izlerken beni yordu. Adam sürekli Himmet Abi modunda. "Ben ağabeyim benim dediğim olacak" diye liderlik taslıyor. Gel gelelim tek bir defa mantıklı ve işlevsel bir karar veremedi. Üstüne babasının kendini boş yere aya gönderdiğini duyunca kendini kaybetti. Çocuk gibi bişey be bu. 

Vanya bir başka daddy issues kahramanı. Beni kimse sevmedi, beni dışladılar diye diye kafayı yedi. Sen 30 yaşına gelmişsin daha neyin tribi bu. Kimseye ihtiyacı olmadığını hala anlayamadın mı arkadaş.

Sonuç

Ben diziyi sevdim arkadaşlar. Keşke iki üç bölüm eksik olsaydı da uzamadan daha derli toplu izleseydik ama bu şekilde de izlenir. Başta da dediğim gibi benim puanım 8. Vakti olan ve süper kahraman olaylarını seven herkesin izlemesini tavsiye ederim. Tabi bu benim fikrim.

0 yorum:

Yorum Gönder

Powered By Blogger