Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları: Yeditepe Canavarı İncelemesi

İfşa-yi Sırr Ekibi

Yerli çizgi roman incelemelerimizin ikinci konuğu Seyfettin Efendi ve yazarı/çizeri Devrim Kunter. Henüz sadece serinin ilk hikayesi olan Yeditepe Canavarını okudum. Çok zengin bir çizgi roman arşivi olmayan benim gibi ortalama bir okuyucu için farklı ve sürükleyici bir hikayeydi. Yıllardır Uykusuz/L-Manyak ve bunlardan ayrılarak kurulan (Hortlak gibi) dergileri takip ediyorum. Bu yüzden de okuduğum çizgi hikayelerin çoğu komik olma kaygısı güden ve aşırı karikatürize çizgilere sahip işler ve ben bundan sıkılmış durumdayım. Seyfettin Efendi daha çok Amerikan çizgi romanlarına benzer bir tarzda. Umarım bu tarzda daha fazla yerli iş görürüz.

Konusu Nedir?

Seyfettin Efendi kendi söylemiyle "aklın ve bilimin sınırlarını zorlayan vak'aları araştırmak için kurulan" İfşa-yi Sırr teşkilatının kurucusudur. Yani Seyfettin Efendi korku, macera ve dedektiflik hikayesidir.

Serinin ilk hikayesi olan Yeditepe Canavarında Seyfettin Efendi ve ekibi İstanbul'da işlenen bir dizi cinayeti araştırıyor. Serinin ilk hikayesi olduğundan okuyucuya karakterleri tanıtma ve serinin ana hikayesine bir giriş yapma amacı taşıyor.

Hikayede beni rahatsız eden kısımlar da yok değil. Yazar aralara sıradan okuyucunun anlamayacağı sanki wiki'den bakılıp yazılmış gibi isimler serpiştiriyor. Örneğin cinayet silahını açıklarken neşter diyebilecekken "liston bisurisi" gibi çoğu insanın bilmeyeceği bir aletten bahsediyor. Tamam her söylediğimizi Hollywood filmlerindeki aptala anlatma sahneleri gibi anlatmayalım ama sıradan isimler kullanmak varken süslüyü tercih etmek bana çok hoş gelmiyor. Hikayenin bu özelliği benim hoşuma gitmese de bazı insanların hoşuna gidebilir, "aa ne güzel referanslar var" dedirtebilir tabi.

Karakterlere Bakalım

Baş kahramanımız Seyfettin zeki ve prensip sahibi bir insan. Hali ve tavrını gördükçe onu Sherlock Holmes ile kıyaslamadan duramıyorsunuz. Zaten yazarın da Shelock'dan etkilendiği gayet açık. Seyfettin'in dikkati ve olaylara farklı yerlerden bakabilme yeteneği bana hep Sherlock'u hatırlattı. Ancak bu rahatsız edici bir benzerlik değil. Karakteriniz iyi bir dedektifse elbette dünyanın en meşhur dedektifine benzeyecektir.

Doktor Aziz, Casus Esat ve Pehlivan İsmail hikayenin sıradan yardımcı karakterleri. Sıfatlarından da anlaşılacağı üzere hepsinin farklı bir uzmanlık alanı var ve maceralar sırasında elini hiçbir şeye sürmeyen Seyfettin Efendi'nin söylediklerini yapıyorlar. 

Münevver
Ekibin bir diğer Üyesi ise Münevver. Münevver'i ayrıca anlatmak istedim çünkü kendisi hikayede en gereksiz bulduğum karakter. Çünkü Münevver hikayenin sadece "klişe giriş sahnesi" ve sonunca ulaşmadaki heyecan öğesi olarak yer alıyor. Okurken Münvver'in sadece cinsiyet çeşitliliği olsun diye kullanıldığını düşündüm. Hikayeyi okumadan önce yazarın sitesindeki karakter tanıtımları sayfasına bakmamıştım. Ama sanırım Münevver gelecek hikayelerde daha aktif rol oynayabilir. Çünük Kendisinden Mucit olarak bahsediliyor. Kendisi yurt dışında mühendislik eğitim almış. Babası Seyfettin efendiye çeşitli aletler tasarlarmış. Bu işi zamanla Münevver üstlenmiş. Kendisine çok ısınamadım ama ilerleyen hikayelerde neler olacak göreceğiz.

Sonuç

En başta da söylediğim gibi umarım daha fazla böyle iş görürüz. Bu tarz daha fazla iş görmek içinde var olanları okumalıyız. Seyfettin Efendi'yi herkese tavsiye ederim. Gerek görsel gerek anlatım bakımından okuması oldukça zevkli bir hikaye. İlk kitap için tanıtım bölümünü çizerin sitesinden okuyabilirsiniz.

Tabi bunların hepsi benim fikrim.

0 yorum:

Yorum Gönder

Powered By Blogger